Tezhip Damla Damla Büyür
Nisan ayında gökyüzünün kapıları aralanır, rahmet, sağanak sağanak iner yağmur hasreti çeken yeryüzüne… Yağmur semadan damla damla; ilmek ilmek iner… İlâhî bir âhenk içerisinde toprak damla damla beslenir, kâinat damla damla genişler, insan hücre hücre gelişir, hat nokta nokta yazılır, tezhip damla damla büyür…
Lâle-i Münevverân
Tezhip bazen hatai, bazen saz yolu, bazen münhani, bazen rumi, bazen bulut, bazen çintemani, bazen de 12 Nisan Cumartesi günü Teşvikiye’de Maji Art Galllery'de sanatseverlere kapılarını aralayan sergideki Lâle-i Münevverân olur.
Bir Sembol Çiçeği: Lâle
Lâle, asırlar boyunca cemiyetimizin edebiyat ve sanat mahfillerinde bir yandan hilkati, diğer yandan da hakikati temsil eden en güzel çiçek olarak telakkî edilmiştir.
Lâle, elife mümasildir ve yalnızca tek çiçek açması yönüyle tevhidle irtibatlandırılır. Lâle, tevhidi, birliği temsil ve sembolize eder. Nitekim Ali izzet Paşa “Mazhâr-ı İsm-i Celâl olmasa hakkâ lâle/Bulamazdı bu kadar rütbe-i vâlâ lâle” beytiyle dikkatleri -şimdiki zamanda olduğu gibi-Nisan ayının ilk haftalarında çiçek açan naif lâlelere çeker. Biz de müşfikâne nazarlarımızı Münevver Üçer hocanın lâle tezyinatına çeviriyoruz.
Zarafetin ve Sürekliliğin Simgesi
İslâm-Türk sanat tarihinde derin anlamlar ve sembollerle yüklü bir bezeme motifi olan lâle, muhatabımızın çalışmalarında -az önce ifade ettiğimiz asliyet ve terkip şuuruyla birlikte- zarafetin ve sürekliliğin bir simgesi olarak yer alıyor.
Prof. Dr. Üçer, pergelinin bir ayağını gelenekselde sabitleyerek lâleyi günümüzün bakış açılarıyla harmanladıktan sonra sadece bir motif olarak değil, sanatkâr ecdadımızın kitap sanatları mirasını geleceğin sanat-estetik diline taşıyan bir metafor olarak tasarlıyor.
Prof. Dr. Münevver Üçer: Herkes Kendine Göre Güzeli Yapıp Mutlu Olacaktır
8’inci ve 9’uncu yüzyılla başlayan ve akabinde İslâm’la şahlanan ve bir ayağı geleneksele yaslanan tezyîni sanatlar yolculuğumuz geçilen her uğrakta çağından yeni esintilerle yeni bir ivme kazanarak 21’inci yüzyıla kadar geldi.
Prof. Dr. Münevver Üçer kendisiyle yaptığımız hasbihalde bu asırda elinde fırça olan hemen herkesin sanatın tekâmülünden bir şekilde sorumlu olduğuna işaret ettikten sonra şu cümleyi kurdu: Herkes kendine göre güzeli yapıp mutlu olacaktır.
Klasik Kompozisyon Önemli
Klasiğin özümsenmeden yeni yorumlar yapılamayacağını belirten Münevver Üçer bu meyanda “Klasik kompozisyon önemli. Bu durum tezhipte olduğu kadar resim için de geçerli. Resimde klasik kompozisyona hâkim olunmadan el, göz, yüz ve surat anatomisinde vukûfiyet kazanılmadan soyut resim yapılamaz” cümlelerini kurduktan sonra geride kalan 40 yıllık sanat yolculuğuna, mezkûr yolculuktaki estetik telâkkîlerine ve “Gelenek Gelecektir’de gözlemlediğimiz tezhip sanatındaki üçüncü boyut unsur ve uygulamalarına dikkat çekti.
MSGSÜ Öğretim Üyesi Münevver Üçer: Tezhip illâ kâğıt olarak kalmamalı
“Sanatta hissettiğimiz çok önemlidir. Klasik çok önemlidir. Ben de klasikle işe başladım. Yıllarca klasik çalıştım, levha kenarlarını tezyin ettim. Bu süreçte tezhip de bir dönüşüme uğradı ve bir nevi levha sanatına evrildi. Bu süreçte ben de renklerle oynadım, formlarla oynadım, tezhibi bir varoluş döngüsü şeklinde telâkkî ettim. Bir süre sonra altına, zemine, boyaya mücevher unsurunu, yarı değerli taşları kattım. Daireler, oluşlar, arayışlar birbirini takip etti. Bu süreç zamanla eserlerde de kendini belli etmeye başladı. Bu noktada 'tezhip illa kâğıt olarak kalmamalı' diyerek çalışmalarıma üçüncü boyutu, çamuru, seramiği, heykeli ve sedefi dâhil ettim.”
Üniversite ve atölye nezdindeki çalışmalarıyla halen 21’inci yüzyıl tezhibinin şekillenmesi yönünde gayret sarf ettiğini belirten Prof. Dr. Münevver Üçer “her eser beni coşturuyor” cümlesini kurduktan sonra sözlerine şöyle devam etti: “Beni Floransa Bienali’ne davet ettiler. Eserimi orada astım, yanına bir de büyüteç koydum. Çalışman 600 eser arasında ikinci oldu. Eserimi inceleyenler 'şimdiye kadar böyle ince bir iş görmedik' dediler. Büyüteçle baktılar. Daha sonra Bienal’e tekrar davet ettiler. Bu kez Jüri Özel Ödülü’nü aldım.
Klasik de Çalışıyor Modern de
Münevver Üçer elinden geçen, tasarımını yaptığı bir eseri bir daha tekrarlamıyor. Bu bağlamda tüm çalışmaları Teşvikiye’de gözlemlediğimiz gibi “özgün eser” nitelendirmesini hak ediyor. İşaret zamiriyle seslenecek olursak 'O'nun eserlerinin tasarımları farklıdır ve dahi birbirini tekrar etmez. Klasik de çalışır modern de...
Toprak ve Gökyüzü
Üçer Hoca’nın levhalarına baktığımızda gördüğümüz renkler toprak ve gökyüzüdür. Çünkü sanatkârlarımızın uyguladığı tüm motifler yeryüzü kaynaklı olup toprak kokmaktadır! Bu noktadan hareketle Üçer’in zeminlerinde kâğıdın alt kısımları (toprak) kahverengi üst kısımlarıysa gökyüzü rengi (mavi)dir. Zaten adı üzerinde tezhibin ana rengi altındır ve dahi altın güneşi, mavi ise gökyüzünü temsil eder. Toprak, yeryüzü ve gökyüzü dedik! Bezeme sanatının ana desenleri de ya çiçeklerden ya da hayvanlardan ilhamla oluşturulmuştur.
Hacimli eserler, Degrade Geçişli Kâğıtlar
“Gelenek Gelecektir’de degrade geçişli kâğıtlara nakşedilen hacimli eserleri temaşâ ettik. Münevver Üçer’in çalışmaları bu yaklaşımın ilk uygulandığı eserler arasında ye almaktadır. Yenilikçi tezhip sanatı uygulama ve tasarımlarında Münevver Üçer tarafından ilk defa kullanılan degrade geçişli kâğıtlar, tezhip, zemin, renk uygulamalarında degrade geçişler, kâğıt zeminde yarı ve tam değerli taş kullanımları, ebru olarak yapılıp degrade renk geçişleri ile boyanarak tezhip ile birleştirilen kâğıtlar, rölyef etkisinde kâğıttan koparılarak hacim kazandırılan boyutlu tezhip uygulamaları ve üç boyuta taşınan tezhip ve de hat uygulamaları sanatımızı geleceğe taşımak adına yeni arayışların denendiği uygulamalar olarak sanat eleştirmenlerinin dikkatlerini çekiyor.
Gelenek Gelecektir
Maji Art Galllery’deki Münevver Üçer lâle temalı eserleriyle geleneği geleceğe taşırken aynı zamanda bir mesaj da iletiyor: Bizi biz yapan, geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe bizi anlatacak olan kendi öz kültürümüz ve özümüze ait olan sanatımızdır. Gelenek gelecektir, kültürümüze, irfanımıza sahip çıktığımız ölçüde geleceğimizden emin olabiliriz.
“Gelenek Gelecektir”, ülkemize geleneksel sanatlar ve estetik güzellikler alanında eser üreten ve talebe yetiştiren pek çok sanatkârı bir araya getirmesiyle de takdire şâyân.
Kitap Sanatları Gurusu Yüksel Yücel’le birlikte ziyaret ettiğimiz sergi açılışı etkinliğinde ev sahipleri Prof. Dr. Münevver Üçer ve Doç. Dr. Kaya Üçer’in yanı sıra hattat, eğitimci, hafızlık danışmanı Faruk Eratlı, hattat Dr. Savaş Çevik, kaligrafi sanatkârı Emrah Yücel, minyatür sanatkârı Leyla Yücel, sanatkâr-yazar Serap Mamati Eratlı ve fotoğraf sanatkârı Mehmet Cihan Oyuktaş ile hasbihal etme imkânımız oldu.
Gelenek Gelecektir 30 Mayıs 2025 Tarihine Kadar İzleyicilerini Bekliyor!
Münevver Üçer’in beş yıl aradan sonra açtığı 44 eserden müteşekkil “Gelenek Gelecektir” sergisi 30 Mayıs 2025 tarihine kadar izleyicilerini MAJI Art Gallery'nin Nişantaşı merkez şubesine bekliyor.
İbrahim Ethem Gören/14.04.2025/Yazı No: 446