Hattatın gayesi Kur’an-ı Kerîm’e hizmettir
Hattatın gayesi Kur’an-ı Kerîm’e ve Furkân-ı Hakîm’den neşet eden ilimlere hizmet etmektir. Netice olarak kamış kaleminden zikir sesi alabilen hemen her hattat, günün birinde Mushaf-ı Şerîf yazmanın hayalini kurar.
Yazının Tarihi Kâinatın Yaradılışına Uzanır.
Yazının tarihi kâinatın yaradılışına uzanır. Kavimler, dünya tarihinin bilinen dönemlerinden itibaren muhtelif yazılar icat ederek iletişimlerinde yazıyı önemli bir vasıta olarak kullandı.
Yazı bulununcaya kadar geçen zamanda ise topluluklar öncelikle muhtelif motifleri iletişim aracı olarak seçti. Bugün için tarihi değeri oldukça yüksek olan bu araçlar, dönemler itibarıyla gelişim sağladı; zamana ve ihtiyaca göre tekâmül etti.
Himyerî’den Fârisî’ye; İbrânî’den Yunânî’ye; Berberî’den Hindî’ye kadar onlarca kavmin yazısı mezkûr tekâmüle örneklik teşkil etti.
Malum olduğu üzere Hz. Âdem (as) tarafından başlayan yazı araç ve gereçlerinin kullanımı, belirtilen süreçten geçerek Sevgili Peygamberimize (sav) kadar ulaştı.
Hz. Peygamber’e (sav) ilk vahiyler gelmeye başladığında, vahiyler bir taraftan Habibullah’ın (sav) sadrına nakşedilirken, diğer bir taraftan da vahiy kâtiplerine yazdırılıyordu.
Vahiy kâtipleri ilahi mesajları Mekkî şeklinde ifadelendirilen bir çeşit Ma’kilî/Kûfî yazı ile en güzel bir halde yazmanın gayretinde bulunuyordu.
İslâm Tarihi Boyunca Mushaflar Büyük Bir Özenle Yazıldı
O dönemlerde yazılar, tahta kalemler ile geniş deve kemiklerine, Mısır’dan getirilen parşömenlerin üzerine, ince ceylan derilerinin üzerine, is mürekkebi başta olmak üzere, kırmızı ve mavi renklerdeki boyalar kullanılarak hassas bir kuyumcu maharetiyle yazılıyordu.
Kâğıt bulunamadığı zamanlarda âyet-i kerîmeler geniş tahtaların sathına ya da düz taşların üzerine oyulmak suretiyle kazınıyordu.
Hicrî ilk asırdan itibaren İslâm Yazısı üzerine çalışan sanatkârlara önceleri kâtip, küttab verrak ve ardından da hattat denildi.
Kur’ân-ı Kerîm Mekke’de Nâzil Oldu, Mısır’da Okundu, İstanbul’da Yazıldı
Sonraki dönemlerde kâğıt çeşitlerinin çoğalmasıyla birlikte, ‘İslâm Yazısı’nı kemâliyle yazan kâtiplerin adedi çoğaldı ve Türklerin kamış kalemlerinin ucunda kutsî bir sanat izzetine kavuşan Kur’ân-ı Kerîm kitabeti, yüzlerce asırdan sarkaçlanarak günümüze kadar ulaştı…
Ecdadımız, İslâmiyet’le şereflendikleri zamanlarda deri işlemeciliğinde oldukça mahirdi... Kısa zamanda İslâm Yazısı’na intibak eden sanatkâr dedelerimiz yazıda da hünerlerini göstermekte gecikmeyerek hat sanatı tarihinde ekol olan Şeyh Hamdullah, Hâfız Osman Efendi, Ahmet Karahisâri, Mustafa Râkım Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Hasan Rıza Efendi, Sami Efendi, Yahya Hilmi Efendi, Bakkal Arif Efendi, Mehmet Şefik Efendi, Kayışzade Hâfız Osman, Necmeddin Okyay, Mustafa Halim Efendi, Hamid Aytaç ve Ali Alparslan gibi güzide sanatkârlar, Türkler arasından yetişti. Ve böylelikle hafızalarda yer eden şu tarihi hakikat ortaya çıktı: Kur’ân-ı Kerîm Mekke’de; Hicaz’da nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.
İstanbul’da Altı Asırdır Mushaf Kitâbeti Üzerine Çalışılıyor
İstanbul’da altı asırdır Kur’ân-ı Kerîm kitâbeti üzerine çalışılıyor. Mushaflar göz nuru ile çoğaltılıyor. Evvelemirde, Âsitâne’nin ilk manevi ocağı; evliyalar tepesi Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı’nda Akşemseddin’in (ks) rahle şerîki Şeyh Bedreddin’in (ks) himâyesinde başlayan kitâbet çalışmaları bilahare İstanbul’un tüm medrese, dergâh, mektep, cami ve mescitlerine yayıldı.
Medreselerin kandillerle aydınlanan derviş odalarında kamış kalemler, asırlar boyunca aharlı kâğıdın üzerinde zikir sesine durdu… İstanbul’da, yüzlerce hattat, binlerce; on binlerce Mushaf-ı Şerif yazdı… Akranları arasında Hasan Rıza Efendi ve Kayışzâde Hâfız Osman, Kur’ân-ı Kerîm hattatı olarak tebârüz etti…
Sanat ve estetik unsurlar itibarıyla Hasan Rıza Efendi’nin Kur’ân-ı Kerîm hattında tartışılmaz rüçhâniyeti bulunmaktadır. Bununla birlikte Kayışzâde Hâfız Osman için “Mahza Kur’ân-ı Kerîm istinsahı için yaratılmıştır” dersek mübalağa etmiş olmayız.
Son Yıllarda Bilgisayar Hatlı Mushaflar Gündemde
Mushaf kitâbetindeki yetkinliğimizin yazma Mushafların muhafazası, müze ve kütüphanelerde uygun şartlarda sergilenmesi ile baskı ve cilt teknikleri alanlarında da gösterilmesi gerekiyor. Bununla birlikte özellikle son yıllarda bilgisayar hatlı Mushaf basımı tercih ediliyor. Yazma Mushaf baskıları eskisi kadar rağbet görmüyor! Bilgisayar hattından üretilen Elif-bâ cüzlerinden Kur’ân-ı Kerîm okumasını öğrenenler yazma Mushafları okumakta zorluk çekiyor.
Sultan II. Abdülhamid Han döneminden beri yayınlanan Mushafların hemen hepsinin Osmanlı dönemindeki taş baskılarının fotoğrafları alınmak suretiyle basıldığını gözlemliyoruz. Bu durumda Mushafların yazılarında baskıdan baskıya şişmelere, kaymalara ve estetik olmayan sair kayıplara rastlıyoruz.
Yazımızın başında “Kamış kaleminden zikir sesi alabilen hemen her hattat, günün birinde Kur’ân-ı Kerîm yazmanın hayalini kurar…” cümlesini telif etmiştik. Dolayısıyla Yazma Mushaflar Daire Başkanlığı’na Mushaf yazımını teşvik etme ve yayınlanmasını temin etme bâbında vazifeler düşüyor.
Cumhuriyet döneminde eskilerin, efrâdını câmi ağyârını mâni dedikleri tarzda basılan birkaç Mushaf söz konusu. Son otuz yılda da hüsn-i hat üstadlarından Turan Sevgili, Hüseyin Kutlu, Muhsin Demirel, Mehmed Özcay, Yusuf Sezer ve M. Arif Vural Mushaf yazmaya muvaffak kılındı.
İş Bu Mushaflar Vakıftır
Evvelemirde Hattat Hasan Rıza’nın ve Kayışzade Hâfız Osman Efendi’nin Mushafları tekrar basılabilir. Bu meyanda diğer önemli bir husus da iş bu Mushaf baskılarının hemen herkesin alabileceği bedellerde ücretlendirilmesidir. Hasan Rıza ve Kayışzâde Hâfız Osman Efendi Mushaflarının yanında Şeyh Hamdullah’ın, Hâfız Osman’ın, Yedikuleli Seyyid Abdullah’ın ve Şekerzâde’nin Mushafları da basılmalıdır. Kaldı ki iş bu Mushaflar vakıftır.
El’an Hasan Rıza Mushafı arandığında bulunmuyor. Şu anda yayıncıların büyük bölümü bilgisayar hattına geçti, hâfızlık merkezlerinde de bilgisayar hatlı Mushaflar tercih ediliyor. Dolayısıyla yazma Mushaflarının tekrar basılması mühim zaruret arz ediyor.
Hiç şüphesiz son yıllarda nitelikli yazma Mushaf baskıları da yapıldı. Mahdut miktarda ve astronomik fiyatların söz konusu olduğu bu prestij baskıların yanında ekonomik baskıların da yapılması elzemdir.
Böylesi mülahazalarla Yazma Mushaflar Başkanlığı’nın kitâbet dünyamıza ilave katma değerler üretmesini temenni ediyoruz.
Mushaf Görselleri:
- İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, 406, vr. 197b
- Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Hamidiye 5, 1b-2a
- Türk ve İslam Eserleri Müzesi-507
- TYEK, Süleymaniye YEK, Sultan I. Ahmed 7, vr. 228b
- TYEK, Süleymaniye YEK, Yeni Cami-1
İbrahim Ethem Gören/03.04.2025/Yazı No: 444